YATSI NAMAZININ ABDESTİYLE SABAH NAMAZI KILAN ECDADIN TORUNLARI, AKŞAMDAN SABAHA HER TÜRLÜ FUHŞİYÂTI İŞLEYENLERİN ÂDETİYLE ÂDETLENMEZ
Bugünlerde bizleri ziyadesiyle rahatsız edecek bir yılbaşı daha geldi çattı. Bu konu hakkında belki de vurgulamamız gereken şey tabi olduğumuz ümmetin emirleri, tabi olduğumuz İslâm âlimlerinin âdetleri ve kimlerin torunları olduğumuz olmalıdır. Çünkü özellikle gençlere, birşeyleri yapmamalarını söylemek, onları alıkoymak yerine, inada bindirip daha kötü sonuçlara yol açabiliyor. Bu sebeple, gençlerimize, İslâm âlimlerimizin hayatlarından bazı kıssaları anlatmak, onları bizim adetlerimizden olmayan ve dinimizde kutlanması câiz olmayan yılbaşı kutlamalarından belki bir nebze uzak tutabilir.
Şöyle bir İmâm Ebû Hanife Radiyallâhu Anh’ı analım. İmâm Ebû Hanife tam kırk yıl boyunca, yatsı namazının abdestiyle sabah namazı kıldı. Bütün gecesini namaz ve ibadetlerle geçirdi. Nasıl bir ibadet aşkı! Nasıl bir teslimiyet! Utanıyoruz…Bunları okurken ya da dinlerken, yaptığımız bazı şeylerden ve yapmadığımız bazı şeylerden utanıyoruz değil mi? Acaba bizler bütün ömrümüzde bir gece olsa dahi bu yüce ameli gerçekleştirdik mi? Acaba bütün gecemizi böyle bir amelle geçirmeye yeltendik mi? Kendimizi bir hesaba çekmemiz gerekir. Yine Ebu Hureyra Radiyallâhu Anh’ın kırk yıl boyunca yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kıldığı rivayet edilir. Ebu Hureyra Radiyallâhu Anhdışında kırk sahabenin daha aynı şekilde, yatsı namazıabdestiyle sabah namazını kıldıkları zikredilir. Hanbeli mezhebinin kurusucuAhmed Bin Hanbel Radiyallâhu Anh, günde beş yüz rekat, Zeynel Âbidîn Radiyallâhu Anh ise, günde bin rekat nafile namaz kılardı.
Zeynu’lÂbidînRadiyallâhu Anh…Bu mübarek zâtın bir evi vardı. Evinin bahçesinde beşyüz ağacı vardı. Zeynu’lÂbidînRadiyallâhu Anh, hergün, her bir ağacın altında iki rekat nafile namazı kılardı. Yani hergün bin rekat nafile namaz kılardı. Günlerden birgün çok hastalandı. Hastalandığı gün çok gözyaşı döktü. Eşi yanına gelip, “Seni bu kadar ağlatan nedir?” diye sorunca, şöyle cevap verdi: “Bugün sadece beşyüzrekat nafile namazı kılabildim. Ona ağlıyorum.” Evliyalardan olan Zeynu’lÂbidînRadiyallâhu Anh’ın Allâh korkusuna bakar mısınız! Bizler değil hergün, bütün ömrümüz boyunca tek bir günde bile bin rekat nafile namaz kıldık mı acaba!
Yazının başlığında da beyan ettiğim gibi, yatsı namazının abdestiyle sabah namazı kılan ecdadın torunları, akşamdan sabaha her türlü fuhşiyâtı işleyenlerin âdetiyle âdetlenmez; âdetlenmemelidir.
Tarih boyunca,bir grup barbar tarafından, Müslümanlar neredeyse her alanda sömürülmüş, ezilmiş, horgörülmüş ve tarihlerini unutturulmaya çalışılmıştır. Müslümanların karşısında sıcak savaş strajilerinin tamamını kaybeden haçlılar ve Siyonistler, soğuk savaş strajilerini (fitneleri, ajanları, nifak tohumlarını) devreye sokmuşlardır. Müslümanların arasına nifak tohumlarını ekip, önce İslâmî değerlerini kademe kademe yürürlükten kaldırmış, sonra at koşturacakları uygun zemini hazırladıklarında da dinlerini ve maneviyatlarını törpülemişlerdir. İşte bu alçak planlar silsilesinin iğrenç tezâhürleri, eciş bücüş gün ve geceler kutlama âdetleri şeklinde Müslümanların karşısına çıkmaktadır. Oysa kiPeygamber Efendimiz ﷺİmâm Ebû Dâvûd’un rivayet ettiği hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ
Anlamı: “Kim bir kavme benzerse, onlardandır.” (Yani eğer dinden çıkartacak bir konuda onlara uyarsa dinden çıkar, haram olan bir konuda onlara uyarsa harama düşer)
Bizlere, Muhammed’in ﷺ Ümmeti olarak, Peygamber Efendimizin ﷺ sözüne tabi olmak, sakındırdığı şeylerden sakınmak yakışır ancak.
Nefislerini kırmak için kendilerine edilen en ağır hakaretleri bile duymazdan gelen, Ümmetiparçalanmaktan korumak için meydanlarda aslan kesilen, mazlumlara yardımda şefkat ve merhametiyle düşmanlarını bile hayretler içerisinde bırakan yüce şahsiyetlerin torunları, şimdi onların yüzlerini düşürecek kadar bozuk işlerle mi meşgul olacaklar?! Gençlerimiz, tarihleri boyunca bizleri yerle yeksan etmeye çalışan, yok etmeye çalışan, sömüren, bir kaşık suda bozacak nefreti besleyen ve biz Müslümanları insandan bile saymayan kavimlerin adetleriyle mi adetlenecekler?! İnananlar olarak biliyoruz ki bu fitneler, fesatlar, yağmalamalar, ahlakımıza, örfümüze ve İslâmî Kültürümüze yapılan saldırılar elbette ki birgün son bulacaktır…
Allâh bizleri Peygamber Efendimizin yolundan, sünnetinden ayırmasın. Rabb’im bizleri kafirlere benzemekten korusun. Allâh dilediğine hidayeti verendir…